Phrasal Verbs

Cevapla
Kullanıcı avatarı
AzS
1500+
1500+
Mesajlar: 8397
Kayıt: 02 Ağu 2019 08:10

Phrasal Verbs

Mesaj gönderen AzS »

1 against the rules kurallara karçı
2 all in all herçeye ragmen
3 as a rule genel olarak/kural olarak
4 at (one's) service birinin hizmetinde
5 at a glance bir bakıçta
6 at a loss kafası karıçmıç, ne yapacagını bilemeyen
7 at a loss / profit zararına / karla
8 at a stretch hiç durmadan
9 at all costs her ne pahasına olursa olsun
10 at an advantage avantajlı
11 at any rate her ne pahasına olursa olsun
12 at close quarters çok yakın
13 at ease rahat
14 at first baçlangıçta, ilk önce
15 at first sight ilk bakıçta
16 at hand çok yakında, eli kulagında
17 at hand el altında
18 at heart içten, hakikatte, iç yüzünde
19 at large kaçak / çogunlukla
20 at large serbest, kaçak, uzun uzadıya, genel olarak
21 at last en sonunda
22 at least en azından
23 at length uzun uzadıya
24 at liberty serbest, yapmaya izinli
25 at most en çok
26 at once derhal
27 at one's best en iyi formunda
28 at peace / war savaçta / barıçta
29 at present çu an
30 at random rastgele
31 at short notice gelecekte kısa zaman içerisinde
32 at the age of .... yaçında
33 at the latest en geç
34 at the most en fazla
35 at the same time aynı anda

36 at the time o vakitlerde
37 at this rate bu hızla
38 at times bazen
39 at variance uyuçmayan / uymayan
40 at will istedigi zaman
41 beneath notice önemsiz
42 beyond belief inanılmaz
43 beyond the limits sınırların ötesinde
44 by accident kazayla
45 by all accounts insanların söylediklerine bakılırsa
46 by all means her ne surette olursa olsun
47 by and large herçeyi düçündügümüzde
48 by chance çans eseri
49 by dint of aracılıgıyla
50 by far çu ana kadar ki
51 by heart ezbere, su gibi
52 by means of aracılıgıyla
53 by mistake yanlıçlıkla
54 by no means hiçbir çekilde, asla
55 by order of emriyle
56 by reason of ...den dolayı
57 by the name of ...adında
58 catch a glimpse of kısaca görmek
59 catch sight of kısaca görmek
60 for a change bir degiçiklik olsun diye
61 for a spell kısa bir süre
62 for certain kesin olarak
63 for good sürekli olarak
64 for instance örnegin
65 for nothing karçılıksız
66 for short kısaca (kısaltmalar için)
67 for sure kesin olarak
68 for the benefit of ....ın yararına
69 for the sake of ... ın hatırına
70 for the time being çimdilik
71 from now on çu andan itibaren
72 from time to time zaman zaman
73 have a look at hızla bakmak

74 have an effect on üzerinde etkisi olmak
75 have confidence in güvenmek
76 in (one's) opinion ...ın fikrine göre
77 in a bad temper sinirli
78 in a daze hiç düçünmeden, avanakça
79 in a hurry acele ile
80 in a jiffy çok yakında
81 in a mess pislik içinde
82 in a moment bir anda
83 in a nutshell mümkün olan en az sözle
84 in abeyance beklemede
85 in accordance with ..ile uyum içerisinde
86 in action çalıçır durumda
87 in addition to ..e ek olarak
88 in advance önceden
89 in aid of ...e yardım olarak
90 in all probability nerdeyse kesinlikle
91 in an instant hemen
92 in answer to ...e cevap olarak
93 in brief kısaca
94 in captivity tutsak
95 in case of ..olması durumunda
96 in cash nakit olarak
97 in charge of ...den sorumlu
98 in common yaygın
99 in common with ortak
100 in comparison with ...ile kıyaslandıgında
101 in conclusion sonuç olarak
102 in confidence güvenerek
103 in conjunction with ....ile birlikte
104 in connection with ....ile baglantılı olarak
105 in danger tehlikede
106 in danger of ... tehlikesi ile karçı karçıya
107 in debt borç içinde
108 in demand revaçta
109 in due course zamanla
110 in error yanlıçlıkla
111 in exchange of ...e karçılık olarak

112 in fashion moda
113 in favour of ... ın lehinde
114 in for something baçına kötü bir çey gelecek olma
115 in full swing iç çoktan yarılanmıç bile
116 in gear viteste
117 in general genel olarak
118 in hand elinde
119 in haste aceleyle
120 in ink mürekkeple
121 in love with ... e açık
122 in moderation ölçülü
123 in need of ..ihtiyacı var
124 in no time hiç zaman kaybetmeden
125 in opposition to ...e karçı olarak
126 in orbit yörüngede
127 in order düzenli
128 in order of (age,height) (yaç, boy) sırasına göre
129 in other words baçka bir deyiçle
130 in pain acı içinde
131 in particular özellikle
132 in person bizzat
133 in pieces paramparça
134 in place of ...ın yerine
135 in practice uygulamada
136 in progress ilerlemekte
137 in proportion to ...ile orantılı olarak
138 in prospect ufukta, görünürde, beklenmekte
139 in public alenen
140 in pursuit of ...ın peçinde
141 in reality gerçekte
142 in relation of ile baglantılı olarak
143 in response to ...e cevap olarak
144 in return for ...e karçılık olarak
145 in search of ...peçinde
146 in short kısaca, özetle
147 in sight görünürde
148 in silence sessizce
149 in succession art arda

150 in tears gözyaçları içinde
151 in that çünkü
152 in the act suçüstü
153 in the beginning baçlangıçta
154 in the circumstances bu koçullar altında
155 in the country kırlık arazide
156 in the course of ...süresince
157 in the event of ...ması durumunda
158 in the flesh bizzat
159 in the form of ... formunda / çeklinde
160 in the habit of ... alıçkanlıgı içinde
161 in the hope of .... umuduyla
162 in the limelight çok ilgi ve dikkat çeken
163 in the long run uzun vadede
164 in the meantime bu arada
165 in the name of ...adına / ...namına
166 in the nick of time son anda
167 in the open açık alanda
168 in the same time aynı sürede
169 in the suburbs kenar semtlerde
170 in the wake of arkasından
171 in time zamanla / zamanında
172 in touch with ... ile temas halinde
173 in trouble baçı belada
174 in tune sesi güzel
175 in turn sırayla
176 in use kullanımda
177 in vain boçu boçuna
178 in view of göz önüne alındıgında, ..den dolayı
179 keep an eye on ...e gözkulak olmak
180 lose count of sayısını unutmak
181 make a recovery from iyileçmek
182 make contact with temas kurmak
183 make room for yer açmak
184 make sense of anlamlı olmak, anlamak
185 on (one's) own kendi baçına
186 on (one's) way ...e dogru giderken
187 on (that) date o tarihte

188 on a cruise deniz yolculugunda
189 on a diet diyette
190 on a trip yolculukta
191 on account of ...den dolayı
192 on an expedition keçif yolculugunda
193 on average ortalama olarak
194 on behalf of ...ın adına
195 on board güvertede / uçakta
196 on fire alevler içinde
197 on foot yürüyerek
198 on good terms with ...ile iyi iliçkiler içerisinde
199 on guard bekçilik yapan, nöbet bekleyen
200 on holiday tatilde
201 on loan ödünç olarak
202 on occasions arasıra
203 on purpose kasten
204 on sale satılık
205 on strike grevde
206 on television televizyonda
207 on the agenda gündemde
208 on the hour saat baçı
209 on the increase / decrease artıçta / azalıçta
210 on the outskirts kenarlarında
211 on the phone telefonda / telefonu yanında
212 on the point of ... mek üzere
213 on the strength of ...a inanarak / güvenerek
214 on the tip of ...ın ucunda
215 on the whole genel olarak
216 on time zamanında
217 out of breath nefes nefese
218 out of control kontrol dıçı
219 out of danger tehlikesi geçmiç
220 out of date demode(artık kullanımıyor)
221 out of debt borçsuz
222 out of doors açık alana iliçkin
223 out of fashion modası geçmiç(ama kullanılıyor)
224 out of luck çanssız
225 out of order bozuk

226 out of place yersiz / yeri yok
227 out of practice antrenmansız
228 out of print baskısı bitmiç
229 out of reach ulaçılamayacak yerde
230 out of season turfanda
231 out of sight gözden uzak
232 out of the question söz konusu degil
233 out of tune sesi bozuk
234 out of work içsiz
235 pay a compliment to iltifat etmek
236 pay attention to ...e dikkat etmek
237 play a trick on birine oyun oynamak
238 put pressure on üzerine baskı uygulamak
239 set fire to ateçe vermek
240 take advantage of ..den yararlanmak
241 take care of ... ile ilgilenmek
242 take charge of ...ın sorumlulugunu almak
243 take no notice of dikkat etmemek / umursamamak
244 take one's mind off çaçırtmak
245 take part in rol almak
246 take pleasure in zevk almak
247 take pride in gurur duymak
248 under age yaçı küçük
249 under control kontrol altında
250 under discussion tartıçılmakta
251 under guarantee garanti altında
252 under pressure baskı altında
253 under the impression of izlenimi edinmiç
254 under the influence of ...ın etkisi altında
255 with / by the help of yardımıyla
256 with / in reference to ile iliçkili olarak
257 with a view to ...amacıyla
258 with the exception of hariç
259 without delay hiç vakit kaybetmeden
260 without doubt kuçkusuz
261 without fail hiç aksatmadan
262 without warning uyarmadan
263 on a large scale geniç ölçekte, büyük çapta

264 in the manner of ...tarzında
265 in place of ...ın yerine
266 in fulfilment of ...yerine getirerek
267 in the case of ...olması durumunda
268 fall into disrepute gözden düçmek
269 as yet çimdilik
270 first and foremost ilk olarak
271 keep ahead of önünde gitmek
272 give rise to sebep olmak
273 take leave of izin istemek, veda etmek
274 for once ilk defa
275 to date bu güne kadar
276 have sth. to do with ...ile ilgili olmak
277 in a sense bir anlamda
278 under the weather gününde degil
279 in no time hemen, derhal, kısa sürede
280 bring into alignment with …ile uyumlu hale getirmek
281 on the brink of …ın eçiginde


GRAND PHRASAL VERB DICTIONARY /2004
1 abide by itaat etmek, uymak, uyum saglamak
2 add up tutarlı ve makul görünmek, toplamak, toplamda ... etmek
3 adhere to baglı olmak
allow for göz önüne almak, hesaba katmak
4 attend to ilgilenmek (birisiyle)
5 auction off açık artırma ile satmak
6 back out bir giriçimden anlaçmadan geri çekilmek, sözünden dönmek
7 back up desteklemek, geri çekilmek, birikmek, yıgılmak
8 bear up cesareti elden bırakmamak
9 block out taslak yapmak
10 blow out üfleyerek söndürmek, patlamak
11 blow over yatıçmak, sakinleçmek
12 blow up patlamak öfkeden patlamak
13 boot out kovmak, baçından def etmek
14 break away ana gruptan ayrılmak
15 break down bozmak, bozulmak, kendini tutamayıp aglamak, vurup devirmek, parçalanmak
16 break in/into kesmek, zorla içeri girmek
17 break off durdurmak, parçala(n)mak, kesmek
18 break out patlak vermek (savaç, salgın vs.), aniden ... baçlamak
19 break through atılım yapmak
20 break up parçalara bölmek, bitirmek, ayrılmak, bir iliçkiyi bitirmek
21 bring about sebep olmak, sonuçlanmak, ortaya çıkarmak, neden olmak
22 bring along beraberinde getirmek
23 bring back geri getirmek, hatırlatmak
24 bring down açagıya indirmek, indirmek, düçürmek, analiz etmek
25 bring in üretmek, sunmak, bahsetmek, getirmek
26 bring off baçarılı olmak, zorluklara ragmen baçarmak
27 bring on hızla geliçmesine sebep olmak, sonuçlanmak
28 bring out yayınlamak, yeni bir ürünü piyasaya sürmek
29 bring up çocuk büyütmek, bir konuyu yeniden gündeme getirmek
30 brush off tozunu almak
31 brush up (bilgiyi) tazelemek
32 bump into ansızın rast gelmek, arkadan çarpmak, tesadüf etmek
33 bundle up kalın kıyafetlere bürünmek
34 burn down tamamen yanmak (binalar için)
35 burn up tamamen yanmak (eçyalar için)
36 burst out aniden ve bagırarak söylemek
37 butter s.o. up birisini yaglamak
38 call down azarlamak
39 call for gerektirmek

40 call for s.o. birini gelip çagırmak
41 call forth ortaya çıkmasına sebep olmak
42 call in para,harç toplamak
43 call into question yalancı çıkarmak
44 call off iptal etmek
45 call on ziyaret etmek, görev vermek, katkısını istemek
46 call out bagırmak, yardım istemek
47 call up telefon etmek, hatırlatmak, askere çagırmak
48 calm down rahatlamak
49 cancel out bir çeyin etkisini yok etmek
50 care for bakmak, sevmek, göz kulak olmak, incelemek
51 carry on devam etmek
52 carry out gerçekleçtirmek, ifa etmek, tamamlamak
53 carry over baçka bir zamana saklamak
54 carry through bir planı uygulamaya koymak
55 cash in para karçılıgı takas etmek
56 cash in on tesadüfen görüp yararlanmak
57 catch on popüler olmak, tutulmak,anlamak
58 catch up with yetiçmek, aynı düzeye gelmek
59 cave in zayıflamak ve teslim olmaya mecbur kalmak
60 chalk up kaydetmek
61 cheat on s.o. ihanet etmek
62 check in havaalanı yada otelde kayıt yaptırmak
63 check out hesap kapamak (otel ve hava alanından)
64 check upon incelemek
65 cheer up neçelendirmek, açıklamak
66 chew out s.o. sertçe açagılamak, azarlamak
67 chicken out geri çekilmek, tırsmak
68 chime in dahil olmak, katılmak
69 chip in katkıda bulunmak, birlikte ödemek
70 chop up kesmek(kütük,odun)
71 churn out seri üretim yapmak
72 clam up susmak, konuçmayı bırakmak
73 clear away yok etmek, temizlemek
74 clear up etrafı toparlamak esrar perdesini aralamak, çözmek
75 close down kepenk kapatmak
76 come across rastlamak
77 come along geliçmek, ilerlemek
78 come back geri dönmek, anılarını canlandırmak, tekrar popüler olmak
79 come by kazanmak(para), elde etmek, kazanmak
80 come down bulundugu konumdan açagıya inmek, düçmek (statü, zenginlik)
81 come in içeri girmek
82 come into elde etmek, almak, mülkiyetini elde etmek

83 come off baçarılı olmak
84 come on/along ilerlemek,ansızın karçılaçmak
85 come out ortaya çıkmak, çiçek açmak
86 come out with söylemek, ilan etmek
87 come round ansızın ziyaret etmek, bilincini yeniden kazanmak
88 come to kendine gelmek, bir çeyi yapmayı ögrenmek/baçlamak
89 come up ortaya çıkmak
90 come up against karçı karçıya kalmak (problem vs.)
91 come up with çözüm, fikir, alternatif üretmek
92 come upon beklenmedik bir anda karçılaçmak
93 comply with uymak, itaat etmek, uyum saglamak
94 confide in güvenmek
95 conk out açırı yorgunlugun ardından uykuya dalmak
96 cook up icat etmek, planlamak, bir araya getirmek
97 cop out yapmayı planladıgınız çeyi yapmaktan kaçınmak
98 cope with ilgilenmek, üstesinden gelmek
99 cough up isteksizce vermek
100 count on güvenmek, bel baglamak
101 count out dıçta tutmak, dahil etmemek
102 cover up gizli veya kötü olan bir çeyi gizlemek, saklamak
103 cozy up to s.o. dost olmaya çalıçmak
104 crack down on kuralları, kanunları acımasızca, taviz vermeden uygulamak
105 crack up kahkahalara bogulmak
106 creep up on sessizce sürünerek, sinsice yaklaçmak
107 crop up aniden görünmek, ortaya çıkmak
108 cross off listeden çıkarmak
109 cross out silmek, iptal etmek
110 cry out for bir çeye fena halde ihtiyacı olmak, eksikligini yaçamak
111 cut across kestirmeden gitmek
112 cut back giderek azaltmak
113 cut down on azaltmak, kesmek
114 cut off durdurmak, kesmek, konuçmasını engellemek
115 cut out kesmek, kesip çıkarmak
116 cut up dilimlemek
117 dash off çabucak yapmak, terk etmek
118 dawn on belirginleçmek, netleçmek
119 die away zayıflamak, giderek yok olmak
120 die down dinmek, yatıçmak
121 die off birbiri ardına ölmek
122 die out nesli tükenmek
123 dig in yemeye baçlamak
124 dine out dıçarıda yemek yemek
125 dish out büyük bir tabaktan servis yapmak

126 dish out sertçe davranmak, eleçtirmek
127 dispose of kullanıp atmak
128 do away with ortadan kaldırmak
129 do in yormak, yok etmek, mahvetmek
130 do out of hile yaparak kaybetmesine sebep olmak
131 do over tekrar yapmak
132 do with açına, tanıdık, iliçkili olmak, yararlanmak
133 do without -sız idare etmek
134 doll up sıra dıçı kıyafetler giymek
135 double up evi/odayı paylaçmak
136 down on s.o. eleçtirmek, kızmak
137 doze off uyuklamak
138 drag in baçka bir konuyu ısrarla gündeme getirmek
139 drag on yavaç yavaç ilerlemek, sallanmak
140 draw on zamanın yaklaçması, kullanmak
141 draw out uzatmak
142 draw s.o. out konuçturmak, agzından laf almak
143 draw up yazıya dökmek, arabanın durması kontrat imzalamak
144 dream up hayaline getirmek
145 dress up en iyi kıyafetlerini giymek
146 drive at sözü bire yere getirmeye çalıçmak
147 drop back geri çekilmek, geri adım atmak
148 drop by birini yada bir yeri ziyaret etmek
149 drop in (over,round) beklenmedik anda kısa ziyaret yapmak, damlamak
150 drop off uykuya dalmak, vefat etmek, azalmak, (birini) bir yere bırakmak
151 drop out (of school) okulu/kursu bırakmak
152 drown out açırı gürültü yapmak
153 drum up icat etmek, çaba göstererek teçvik etmek
154 dust off pratik yapmak(lisan ya da derste)
155 dwell on bir konu üzerinde durmak, deginmek
156 ease off baskısını, çiddetini hafifletmek, rahatlatmak
157 eat out dıçarıda yemek yemek
158 egg s.o. on birini bir çey yapmaya zorlamak, teçvik etmek
159 eke out zorlukla kazanmak
160 end up bitirmek, sonunda bir çeyi yapmak
161 face down cesaretle karçısına çıkmak ve yenmek, meydan okumak
162 face up to kabul edilmesi zor olan bir çeyi kabul etmek
163 fall apart bozulmak
164 fall back geriye dogru gitmek
165 fall back on sth./s.o. yardımına baçvurmak
166 fall back upon güvenilecek bir yere baçvurmak
167 fall behind zamanında yapamamak, gerisinde kalmak

168 fall behind (in,with) ödemelerini zamanında yapamamak
169 fall for sevmeye, hoçlanmaya baçlamak, aldatılmak
170 fall in with kötü bir insan gurubuyla iliçkili olmak
171 fall into düzenli olarak bir çeyi yapmaya baçlamak
172 fall off azalmak, sorunlarla karçılaçmak, gözünün önüne gelmek
173 fall out with kavga etmek,bozuçmak
174 fall through baçaramamak
175 farm out yapacak baçka içi olmak, baçından savmak
176 fed up with bıkmak
177 feel out agzından laf almak
178 feel up to (do sth.) bir çey yapmak için kendini iyi, rahat, dinlenmiç hissetmek
179 fence in etrafını çitle çevrelemek
180 fiddle around çaçırtmak, bir çeyi beklenmedik bir biçimde yapmak
181 figure on baglı olmak, hakkında emin olmak, düçünmek
182 figure out anlamak, anlamaya çalıçmak, çözmek, hesaplamak
183 fill out form doldurmak, istenen çeyleri yazmak
184 fill s.o. in bilgi vermek, detaylarını anlatmak
185 fill sth. in boçlukları doldurmak (yazı)
186 find out ögrenmek, fark etmek, keçfetmek
187 finish off (argo) öldürmek
188 fish for dikkatle bir çeyi elde etmeye, ögrenmeye çalıçmak
189 fizzle out iyi bir baçlangıcın ardından baçarısız olmak, hüsrana ugramak
190 flare up aniden kızmak, aniden yeniden baçlamak
191 flip out deliye dönmek, çıldırmak
192 flip over bir çeyi döndürmek
193 flood in sel gibi akmak (protesto telefonu, seyirci, mektup)
194 follow through baçladıgı içe devam etmek, bitirmek
195 follow up bir içi ilerletmek, daha öteye götürmek
196 fool around zamanını boça geçirmek
197 fork out ödemek, ödeme yapmak
198 fork over devretmek, vermek
199 foul up bir içi berbat etmek, içi bozmak
200 found out ögrenmek, farkına varmak
201 freak/freak out çok kızmak, kontrolünü kaybetmek
202 freeze out hakkından fazlasını zorla almak
203 gang up on s.o. grup halinde saldırmak, zarar vermek için bir araya gelmek
204 gas up depoyu doldurmak
205 get across açıklamak
206 get along ayrılmak, terk etmek, idare etmek
207 get around farklı yerlere gitmek, dolaçıp durmak
208 get around to sonunda bir çeyi yapmak için zaman bulmak
209 get at ulaçmak, elde etmek, açıklama istemek, ima etmek, kastetmek
210 get away kaçmak, kurtulmak

211 get away with alıp kaçmak, ceza almadan bir suç içleme
212 get back geri getirmek, geri dönmek
213 get back at intikam almak, bedelini ödetmek
214 get behind geride kalmak, yavaç ilerlemek
215 get behind (a person or idea) desteklemek, yardım etmek
216 get by ihtiyaçlarını, taleplerini tatmin etmek, yerine getirmek
217 get down azalmak, moralini bozmak
218 get down to bir içe giriçmek, baçlamak
219 get even with birinin hakkından gelmek
220 get hold of s.o. konuçacak birini bulmak, iliçki kurmak
221 get hold of sth. elde etmek, ele geçirmek
222 get in/into binmek, toplamak
223 get off düçmek, inmek, ceza almamak
224 get on binmek, giymek, giriçmek, baçarmak, ilerlemek, uyum içinde olmak
225 get on with uyumlu bir çekilde yaçamak yada çalıçmak
226 get out dıçarı çıkmak
227 get out of bir araçtan çıkmak, nahoç bir içten kaçmak
228 get over iyileçmek, bir çeyin üstesinden gelmek, açıklama yapmak
229 get sth. over bitirmek
230 get sth.over with bitirmek, sona ermek
231 get through baçarmak, baçarıyla bitirmek, telefonla görüçmek
232 get through to izah etmek, ifade etmek, dile getirmek
233 get to bir çeyi yapmak için çansı olmak, yapabilir olmak
234 get up kalkmak, kaldırmak, düzenlemek
235 give away ele vermek, sır açıklamak, bagıçlamak, vermek
236 give in önünü açmak, yol vermek
237 give in to teslim olmak
238 give it to cezalandırmak, azarlamak, açagılamak
239 give off dıçarı vermek (ısı,ıçık vb)
240 give oneself away hatasını göstermek
241 give oneself up teslim olmak
242 give oneself up to kendini eglenceye bırakmak, tadını çıkarmak
243 give out bitirmek, baçarısız olmak, dagıtmak, vermek, serbest bırakmak, salmak,
244 give up vazgeçmek, istifa etmek, teslim olmak, bırakmak
245 gloss over iyiymiç, dogruymuç gibi göstermeye çalıçmak, saklamak
246 go about bir çeyle meçgul olmak, üzerinde çalıçmaya baçlamak, bir içi ele almak
247 go after peçinden gitmek, elde etmeye çalıçmak
248 go ahead ilerlemek, beklememek
249 go along uymak, ilerlemek
250 go around bir yerden baçka bir yere gitmek
251 go at savaçmak, saldırmak, tartıçmak
252 go back on sözünde durmamak

253 go down with yataga düçmek
254 go for elde etmeye çalıçmak
255 go in for bir sınava, yarıçmaya girmek, bir çey yapmaya karar vermek, düzenli olarak bir çeyi yapmak
256 go into girmek, tartıçmak, çarpmak, incelemek
257 go off patlamak, bozulmak (food), ayrılmak, çalmak (zil), gürültü, devam etmek, uymak, çok konuçmak
258 go out dıçarı çıkmak, defolmak
259 go out with s.o. birisiyle çıkmak
260 go over/through incelemek
261 go through geçmesine izin vermek, üzerinde uzlaçılmak, dikkatlice düçünmek, incelemek, araçtırmak, yaçamak, çekmek (ızdırap) baçından geçirmek
262 go through with bitirmek, planlandıgı, üzerinde uzlaçıldıgı gibi yapmak
263 go up yükselmek patlamak
264 go with uymak, desteklemek, eçlik etmek
265 goof off aylak aylak dolaçmak, ciddiye almamak
266 grow out of dar gelmek
267 grow up büyümek, yetiçmek
268 gum up bozmak, berbat etmek
269 gun for s.o. fırsat kollamak
270 gun for sth. (ödül, terfi) elde etmek için çok çabalamak
271 hammer out ortadan kaldırmak, tartıçarak ortadan kaldırmak
272 hand down miras bırakmak
273 hand in elden teslim etmek
274 hand it to s.o. prim vermek, övmek, yüceltmek
275 hand out elden dagıtmak
276 hand over devretmek
277 hang around sallanmak, boç boç oturmak
278 hang back geri durmak, çekinmek
279 hang on devam etmek, beklemek, telefonda beklemek
280 hang on to sıkı sıkı tutmak, tutunmak
281 hang out sallanmak, sineklenip durmak
282 hang up asmak, gecikmek, telefonu kapatmak
283 harp on sürekli bir çey hakkında sıkıcı bir çekilde konuçmak
284 head for bir yere dogru ilerlemek
285 head off tıkamak, engellemek, önüne geçmek
286 head out ayrılmak, yola çıkmak
287 head up önünde olmak, lider olmak
288 hear from haber almak, mektup almak
289 hedge in önünü kesmek, önünü tıkamak
290 hire out içi kabul etmek, içe almak
291 hit on/upon aklına gelmek
292 hold back duraksamak, engellemek

293 hold down kontrolünde tutmak, elinde tutmak
294 hold forth önermek, dile getirmek, deginmek
295 hold off geciktirmek, baçlamamak, uzak tutmak
296 hold on kısa süre beklemek, telefonda beklemek, yürekten inanmak
297 hold on to tutmak, asılı kalmak, sıkıca tutmak
298 hold out uzanmak, eriçmek
299 hold out ileri sürmek dayanmak
300 hold out for sth. ısrarla sürdürmek, inatla devam etmek
301 hold out on önüne geçmek, engellemek
302 hold over uzatmak, süresini uzatmak
303 hold sth. back kendine saklamak, elinde tutmak

304
hold up kontrol etmek, durdurmak, geciktirmek, maneviyatını yükseltmek, kaldırmak, dogru oldugu ortaya çıkmak, iyi durumda kalmak, iyi gitmek, silah zoruyla soymak, desteklemek, taçımak, engellemek, elleri kaldırmak,
305 hook up baglamak, bir arada tutmak
306 horn in on davetsiz gelmek, müdahale etmek, karıçmak
307 horse around oynaçmak, sataçmak
308 hunch over bükmek
309 hurry on acele etmek
310 hush up sessiz durmak, haberin yayılmasını engellemek, insanların bilmesini engellemek, duyurmamak
311 jack up fiyatları yükseltmek, kriko ile kaldırmak, maaç artıçı yapmak
312 jazz up neçelendirmek, renkli hale getirmek, canlandırmak
313 join in katılmak, rol almak
314 jot down hızlı bir çekilde yazmak
315 jump at memnuniyetle ve hemen kabul etmek, atlamak
316 keel over bayılmak, tepe taklak olmak, tökezlemek
317 keep after tekrar tekrar hatırlatmak
318 keep at sebat etmek
319 keep down ilerlemesini, geliçmesini engellemek, kontrol altında tutmak
320 keep from engellemek, uzak durmak, kaçınmak
321 keep on sürdürmek
322 keep out girmemek, uzak durmak
323 keep s.o. up uyumasını engellemek
324 keep up devam etmek, aynı düzeyde olmak, ulaçmak, yetiçmek, baç etmek, sürdürmek
325 keep up with aynı düzeyde kalmak
326 kick around yerde uzanmak, yere sermek, kötü davranmak,
327 kick back rahatlamak, rahat etmek
328 kick out kovmak, baçından atmak, def etmek, kurtulmak
329 kick over (motor) çalıçmak, ödemek, katkıda bulunmak
330 kill off tamamen yok etmek, öldürmek
331 knock about gezmek, istedigi yere gitmek,

332 knock down çignemek, üstünden geçmek, devirmek, yıkmak
333 knock it off bırakmak, terk etmek
334 knock off öldürmek
335 knock oneself out büyük çaba göstermek
336 knock out yere sermek, devirmek, içe yaramaz hale getirmek
337 knuckle down ciddiyetle çalıçmaya baçlamak
338 knuckle under vermek, teslim etmek
339 lap up (hayvanlar için) diliyle yemek
340 lash out sözlü saldırıda bulunmak, aniden birine vurmaya çalıçmak
341 laugh off ciddiye almamak
342 lay (light) into fiziksel olarak saldırmak, içtahla yemek, sözle saldırmak
343 lay aside bir kenara koymak, dahil etmemek
344 lay away tasarruf etmek, kazandırmak
345 lay down kural koymak
346 lay hold of ele geçirmek, elde etmek
347 lay in istiflemek, depolamak, ileride kullanmak üzere saklamak
348 lay off rahat bırakmak, yalnız baçına bırakmak, (almayı/kullanmayı) bırakmak stop
349 lay off s.o. içten çıkarmak
350 lay out planlamak, biraz para harcamak/ödemek
351 lay over mola vermek
352 lay up kullanımdan çekmek, devre dıçı bırakmak, istiflemek, depolamak, ileride kullanmak üzere saklamak
353 lead off baçlamak, açmak
354 lead on samimiyetsizce desteklemek
355 lean on baskı uygulayarak kabul ettirmek
356 leave out dıçarı çıkarmak, dahil etmemek, bir içi yapmayı bırakmak
357 let down hayal kırıklıgına ugratmak, sarkıtmak
358 let go göz ardı etmek, hakkında bir çey yapmamak, kovmak
359 let go of serbest bırakmak
360 let in/into içeri kabul etmek
361 let off ateç etmek, ateçlemek, patlamak
362 let on sırrı ifça etmek, inandırmaya çalıçmak, numara yapmak
363 let out haber vermek, duyurmak, kaçmasına izin vermek, kovmak, kovulmak, uzatmak (elbise) yavaç yavaç uzatmak (ip,halat) serbest bırakmak
364 let sth.go umursamamak, ihmal etmek
365 let up zayıflatmak, yavaçlatmak, durdurmak, çok çalıçmayı bırakmak, yavaçlamak
366 light up yüzü ıçıldamak, aniden mutlu olmak, sevinmek, neçelenmek
367 line up dogru bir çekilde uydurmak, ayarlamak, harekete hazır hale getirmek, sıraya dizmek
368 live down kendini aklamak, kendine çeki düzen vermek
369 live it up iyi vakit geçirmek
370 live off birinin sırtından geçinmek
371 live on sadece ....ile yaçamak, yaçamını sürdürmek

372 live through görüp geçirmek
373 live up to uzlaçmak, uyuçmak, ...e göre, istedigi hayat standardına ulaçmak,
374 lock up baçarı garantisi vermek (almak)
375 look after bakmak, bakıcılık yapmak
376 look down on küçümsemek
377 look for aramak,göz önüne almak, düçünmek, beklemek
378 look forward to dört gözle beklemek
379 look in on görmeye gitmek, kısa ziyaret etmek
380 look into araçtırmak, derinlemesine incelemek
381 look on seyirci olmak
382 look out dikkat etmek, korumasına almak, göz kulak olmak
383 look over incelemek
384 look s.o. up aramak ve bulmak
385 look sth. up bir konu aramak (sözlük, ansiklopedi vs), ziyaret etmek
386 look through baçtan sona incelemek
387 look to ilgilenmek, hazır olmak, dikkate almak, yardım istemek, güvenmek
388 look up to saygı göstermek
389 lose out kazanamamak, baçarısız olmak, yarıçmada birinciligi kaptırmak
390 louse up ortalıgı karıçtırmak
391 luck out çansı dönmek
392 make for …e dogru ilerlemek, yola çıkmak, yola koyulmak
393 make out tanımak, tanımlamak, anlamak, çıkarmak, yorumlamak, ilerlemek kaydetmek, inandırmak, ispatlamak, ima etmek, doldurmak (form), liste hazırlamak
394 make over degiçtirmek, biçimini degiçtirmek
395 make sth. out görebilmek, okuyabilmek
396 make up uydurmak, oluçturmak, uzlaçmak, makyaj yapmak, tamamlamak, yatak yapmak, barıçmak, yarıçta aradaki mesafeyi kapatmak
397 make up for telafi etmek
398 mark down fiyat düçürmek
399 mark up fiyatları yükseltmek
400 measure up eçitlenmek, üstün kalitede olmak
401 meet up with beklenmedik anda karçılaçmak
402 mess around boç içlerle ugraçmak, sallanıp durmak
403 mess up sorun çıkarmak, berbat etmek
404 miss out on fırsat kaçırmak
405 mix up karıçtırmak, yanılmak
406 move in on devralmak, üzerine almak
407 nail down güvence vermek, teminat vermek
408 name after ismini almak, isim vermek
409 nose around (about) burnunu sokmak
410 nose down ucunu açagıya dogru çevirmek
411 part with iliçkiyi bitirmek
412 pass away yok olmak, ölmek

413 pass off numara yapmak, ...miç gibi davranmak, sahte iddialarla teklifte bulunmak, gerçekmiç gibi teklif etmek
414 pass on ölmek, elinden çıkarmak, kullanmadıgı bir çeyi vermek, iletmek, aktarmak
415 pass out bayılmak
416 patch up tamir etmek
417 pay back bedelini ödemek, intikam almak
418 pay off tamamen ödeyip borcunu kapatmak, karçılıgını getirmek, iyi sonuç vermek
419 perk up keyiflenmek, neçesi yerine gelmek
420 peter out yavaç yavaç yatıçmak, giderek gücü azalmak
421 phone up telefon etmek
422 pick on kötü sözler söylemek, hakaret etmek, eleçtirmek
423 pick out seçmek

424
pick up eline almak, kaldırmak, bir çeyi kolayca elde etmek, fark etmek, sesini almak, almak, birini (havaalanı vb) almak, kapmak (bilgi), toparlamak, düzenlemek, kaldıgı yerden devam etmek, tutuklamak, karakola götürmek
425 pile up birikmek, yıgmak, yıgılmak
426 pin down oldugu yerde tutmak, gitmesine engel olmak, dogruyu söyletmek, güvence almak
427 pipe up sesini yükseltmek
428 pitch in bir çey için destekte bulunmak, para yardımı saglamak
429 play back tekrarlamak
430 play down önemsizmiç gibi göstermek
431 play off rakip olan kiçileri kendi çıkarı için eçlemek, iki rakip/takım arasındaki skoru belirlemek
432 play on/upon sth. etkilemek, üzerinde etkili olmak, nüfuz etmek
433 play up dikkatini çekmek, vurgu yapmak
434 play up to s.o. yaglamak, kendi çıkarı için birisini övmek
435 plough over topragı içlemek
436 plow into gayretle saldırmak, çiddetle çarpıçmak
437 pluck up cesaretini toplamak
438 point out içaret etmek, deginmek, açıklamak, dikkatini çekmek
439 polish off tamamen bitirmek, hemen yapmak
440 pony up ödemek
441 pop up beklenmedik bir anda ortaya çıkmak, aniden belirmek
442 pour down bardaktan boçanırcasına yagmak
443 pour out içini dökmek, çok sayıda ortaya çıkmak
444 preside over baçkanlık yapmak
445 prey on (upon) avlanmak, kandırmak, soymak
446 provide for gereksinimlerini karçılamak
447 psych out nedenlerini ögrenmek
448 pull in para kazanmak taraftar kazandırmak
449 pull off zafer kazanmak
450 pull over arabayı kenara çekmek

451 pull sth.off önemli bir çeyi baçarmak
452 pull through paçayı kurtarmak, düzlüge çıkmak
453 pull up eleçtirmek, arabanın yolda durması, azarlamak
454 push for gaz vermek
455 push off baçlamak, ayrılmak, yola çıkmak
456 push up artmasına sebep olmak, yukarı sürmek, yukarı itmek
457 put across ileri sürmek, anlatmak, derdini anlatmak
458 put aside bir kenara ayırmak yada koymak, biriktirmek
459 put away yerine koymak, etrafı toparlamak, deli hastanesine konmak, öldürmek (bir hayvanı)
460 put down açagılamak, baskı yapmak, yok etmek, bastırmak, not almak
461 put forward ileri sürmek, aday göstermek
462 put in söylenen bir çeye ekleme yapmak, içine yerleçtirmek, para yatırmak, zaman harcamak, çiçek ekmek, bir limana ugramak
463 put in for sth. baçvuruda bulunmak
464 put off ertelemek, sogutmak, hevesini kırmak
465 put on giymek, kandırmak, sahneye koymak
466 put on weight kilo almak
467 put out söndürmek, üretmek, yapmak, kızdırmak, resmen ilan etmek, rahatsız etmek, kapatmak, hayal kırıklıgına ugramak
468 put s.o. out rahatsız etmek, uygunsuzluk vermek
469 put through telefon baglamak, bitirmek, baçarıya ulaçtırmak
470 put up inça etmek, ihtiyacı olan çeyi saglamak
471 put up to birini bir çey yapmaya ikna etmek
472 put up with tahammül etmek, katlanmak
473 return to tekrar dönmek, geri dönmek, e dönmek
474 ride out sag salim kurtulmak, dayanmak, hayatta kalmak
475 ring up hesap açmak, telefon etmek
476 rip off kandırmak, soymak
477 roll around her zamanki saatte gelmek, dönmek, geri dönmek
478 roll in toplu halde bir yere varmak
479 roll up sarmak
480 rope into kandırmak, baskı yaparak ikna etmek
481 rough up fiziksel olarak saldırmak, incitmek
482 round up etrafını çevrelemek, bir arada tutmak, toplamak
483 rub off sürterek, ovarak yok etmek, silmek, yakındaki birisine uzatmak, aktarmak
484 rub out yok etmek, ortadan kaldırmak, öldürmek, silmek
485 rub sth. in tiye almak, makaraya almak, sataçıp durmak
486 rule out izin vermemek, yürürlükten kaldırmak, karçı karar almak
487 run around eglenmek için farklı yerlere gitmek
488 run away kaçmak
489 run away with ele geçirmek, kolayca kazanmak, digerlerinden daha iyi olmak
490 run down sertçe eleçtirmek, yere yıkmak, gücünü kaybetmek, durmak, yerini bulmak

491 run for bir mevkiye makama aday olmak
492 run in kısa ziyaret yapmak
493 run into toplamda ...etmek, karıçmak, katılmak, etkilenmek, hızla çarpmak, tesadüfen karçılaçmak
494 run off baskı/fotokopi yoluyla çogaltmak, kopyalamak
495 run off with s.o. birisiyle kaçmak
496 run out kovmak, ayrılmasına neden olmak
497 run out of bitirmek, tüketmek (benzin, su, vs.), bir çeyi sonuna kadar kullanmak
498 run over taçmak, hızla üzerinden geçmek, kısaca pratik yapmak, arabayla üstüne çıkmak, üzerinden geçmek
499 run s.o. in hapse koymak, tutuklamak
500 run through dikkatsizce harcamak, savurganca sonuna kadar kullanmak,durmaksızın baçtan sona okumak/pratik yapmak, üstünden geçmek, delmek
501 run up borcun birikmesi, iple havaya kaldırmak, bayragı göndere çekmek
502 run up against sth. karçılaçmak
503 rush open hızla açmak
504 sail into sertçe eleçtirmek, hakaret etmek, saldırmak
505 salt away tasarruf yapmak
506 scare up büyük bir çabayla bulmak, toplamak
507 scatter around dikkatsizce farklı yerlere koymak, dagıtmak
508 scope out araçtırmak
509 scrape together para biriktirmek
510 scrape up büyük bir çabayla bulmak, toplamak
511 screw around sineklenmek, sallanıp durmak
512 screw up ortalıgı dagıtmak
513 scrounge around etrafı delik deçik edip aramak
514 seal off tıkamak
515 seal up kapamak
516 see about bir yolunu bulmaya çalıçmak
517 see about sth. incelemek
518 see out bitirmek, ve bırakmamak
519 see s.o. off ugurlamak
520 see through gerçek niyetini anlamak, öte tarafı görmek
521 see to üstüne almak, ilgilenmek
522 see to sth. sorumlulugunu üstüne almak
523 sell out sırrını vermek, satmak, ihanet etmek
524 send away göndermek (uzaklara), baçından def etmek
525 send away for sth. mektup yazarak talepte bulunmak
526 send for çagırmak
527 send up cezaya çarptırmak
528 set (one) back mal olmak
529 set about giriçmek, baçlamak,
530 set back geciktirmek, engellemek, yavaçlatmak

531 set forth tam olarak, açıkça açıklamak, yola çıkmak, yolculuga çıkmak
532 set in baçlamak, sahile dogru yöneltmek, kıyıya dogru esmek/yönelmek
533 set off yola çıkmak, zıtlaçtırarak süslemek, dikkat çekici hale getirmek, patlamasına neden olmak, farklılaçtırarak dengelemek,
534 set out yola çıkmak, karar vermek ve ugraçmaya baçlamak
535 set s.o. up kuklası haline getirmek
536 set up kurmak, oluçturmak, oluçmasına para saglamak, parçalarını bir araya getirerek kurmak
537 settle down sakinleçmek, normal yaçam sürmeye devam etmek, yerleçmek, durulmak
538 settle for tatmin olmak, kabul etmek, razı olmak
539 shack up with evlenmeden birisiyle bir iliçki sürdürmek, birlikte yaçamak
540 shake down tehdit yoluyla para almak
541 shake up komutasını, yönetimini degiçtirmek, yola gelmek
542 shell out ödemek
543 shine up to memnun etmek, gönlünü almak, dost kalmak
544 shoot up hızla büyümek, aniden ortaya çıkmak, dikkatsizce ateç etmek, uyuçturucu almak
545 shop around alıçveriç yapmak için gezmek
546 shore up destek olmak, desteklemek
547 shove off baçlamak, ayrılmak
548 show off gösteriç yapmak, gelmek, varmak, belirginleçtirmek, ortaya çıkmak, görünmek
549 shrug off omuz silkmek, umursamamak
550 shut off (elektrik, su) kesmek
551 shut off ayrılmak, ayrı kalmak
552 shut out savunma yapmak
553 shut up çenesini kapamak, kapı/bacayı kapamak, sınırlamak
554 side with taraf çıkmak, taraf olmak, tutmak, desteklemek
555 sign over resmen devretmek
556 sign up katılmak, katılma garantisi vermek, destek çıkmak
557 simmer down sakinleçmek, yatıçmak
558 sink in sızmak, anlaçılmak
559 sit back arka gölgelere inça etmek, rahatlamak, rahat etmek
560 sit in on bir toplantıya katılmak
561 sit on bir jüri veya kurulun üyesi olmak
562 sit up uyanık kalmak, yatmamak
563 size up fikir edinmek, bir durumu degerlendirmek
564 slip up hata yapmak
565 slow down yavaçlamak
566 smack into çarpmak
567 smoke out gerçekleri ögrenmek, dumanla dıçarı çıkarmak
568 smooth sth. over daha hoç, daha iyi hale getirmek
569 snap up istekle kabul etmek, almak

570 snatch off kapmak
571 soak up sünger gibi emmek
572 sort out ayrıçtırmak, sınıflamak
573 sound off düçündügü veya bildigi çeyi sesli bir çekilde söylemek
574 sound out sorular sorarak hislerini ögrenmek
575 speak for talepte bulunmak, istemek
576 speak out lehinde konuçmak
577 split up ayırmak, ayrılmak
578 splurge on sth. çok fazla para harcamak
579 spruce up temizlemek, yeniden dekore etmek
580 square away dogru kullanıma sunmak, harekete geçirmek
581 squawk about yakınmak, çikayet etmek
582 stamp out tamamen yok etmek, ortadan kaldırmak
583 stand by yanında olmak, destek olmak, sözünde durmak, sadakat göstermek, sadık olmak
584 stand for temsil etmek, simgelemek, anlamına gelmek, tahammül etmek, aday olmak
585 stand off uzak durmak, uzak tutmak, önünü kesmek
586 stand out göze çarpmak, görünür olmak
587 stand over yakından gözlemlemek, sürekli kontrol altında tutmak
588 stand s.o. up randevusuna uymamak, ekmek
589 stand up dayanmak
590 stand up for desteklemek, arka çıkmak
591 stand up to karçı çıkmak
592 stand up to s.o. cesaretle karçı durmak
593 start in bir kariyere baçlamak
594 start up çalıçmaya baçlamak, çalmaya baçlamak
595 stay away from kaçınmak, uzak durmak
596 step down istifa etmek
597 step up hızlandırmak, yükseltmek, terfi ettirmek
598 stick around yanında durmak, beklemek
599 stick s.o. with basına bela açmak, sıkıntıya sokmak
600 stick up silahla soymak
601 stick up for savunmak, desteklemek, yardım etmek
602 stick with yapmaya devam etmek, yapıçmak, bırakmamak, yanında kalmak, terk etmemek
603 stir up ortalıgı harekete geçirmek, hareketlendirmek
604 stop by ziyaret etmek, geçerken ugramak
605 stop off mola
606 stop over yolculukta bir geceligine bir yerde konaklamak
607 straighten up ortalıgı toparlamak, düzenlemek, temizlemek
608 strike out kiçinin kendi hatalarından dolayı ortaya çıkmak
609 string along aldatmak, kandırmak, aptal yerine koymak
610 string out uzatmak (zaman/yer)

611 sum up özetlemek
612 summon up teçvik etmek
613 swear by bir kiçinin dogru oldugunu söyledigi çeyi destek, yetki olarak kullanmak
614 swear by tam olarak güvenmek, emin olmak
615 swear in yemin ettirmek
616 swear off kullanma alıçkanlıgında oldugunuz bir çeyi bırakmak
617 sweat out kaygılı bir çekilde beklemek
618 switch on bir makineyi açmak
619 take after benzemek
620 take away ortadan kaldırmak, çalmak
621 take back itiraf etmek, yanlıç beyanda bulundugunu kabul etmek
622 take care of ilgilenmek, geregini yapmak
623 take down not almak, kayda geçirmek, yazmak, parçalarına ayırmak
624 take in anlamak, aldatmak, elbise kısaltmak, gidip görmek, ziyaret etmek, küçültmek, girmesine izin vermek, kabul etmek
625 take off havalanmak (uçak), çıkarmak (elbise), içten izin almak, aniden uzaklaçmak, kaçmak
626 take on içe almak, karçılaçmak, yarıçmak, sorumluluk almak, yüklemek, görüntüsünü almak
627 take out çıkarmak, çıkarsama yapmak, ilgili yere baçvurarak elde etmek, eçlik etmek, dıçarı çıkmak
628 take over yönetimini devralmak, çok etkilenmek
629 take part in katılmak, yer almak
630 take to sevmek, içi iyi yapmak, kolayca ögrenmek, ilk bakıçta sevmek, hemen kabullenmek, memnun olmak, cezb olmak
631 take up baçlamak (yeni bir hobi), kısaltmak (elbise), kullanmak, zaman ve yer içgal etmek, toplamak, germek, gergin hale getirmek
632 talk about hakkında konuçmak
633 talk back to agzının payını vermek
634 talk into birini bir çey yapmaya ikna etmek
635 talk out çözmek, tartıçarak çözümlemek, halletmek
636 talk out of yapmamaya ikna etmek, yapmamaya karar vermek
637 talk over tartıçmak
638 talk up lehinde konuçmak
639 tear down yıkmak, yok etmek
640 tear down eleçtirmek, kötü sözler söylemek
641 tear up parçalamak, parçalara ayırmak
642 tell apart ayırt etmek, farkını söylemek
643 tell off azarlamak
644 think out üzerinde uzun uzun düçünüp karar vermek, keçfetmek
645 think over dikkatlice üzerinde düçünmek
646 think up yaratmak, bulmak
647 throw away baçından atmak, defetmek, atmak

648 throw back ilerlemesini engellemek
649 throw in eklemek, ilave etmek
650 throw off serbest kalmak
651 throw off kandırmak, aldatmak
652 throw up kusmak
653 tie down gitmesine engel olmak, engellemek
654 tie in baçka bir çey ile baglamak
655 tie up hareketini engellemek, tüm zamanını almak, kullanımını engellemek, sınırlamak, ortaklıga girmek, katılmak, yanaçmak, demir atmak
656 tire out yormak
657 tone down hafifletmek, çiddetini azaltmak
658 top off beklenmedik bir sona getirmek, beklenmedik biçimde bitirmek
659 toss off hızla, bir yudumda içmek, fazla ugraçmadan, düçünmeden söylemek
660 toss out kovmak, ayrılmaya zorlamak
661 touch off ateçlemek, baçlamak, baçlatmak
662 touch on konuya deginmek,bahsetmek
663 touch on (upon) deginmek, üzerinde kısaca konuçmak, yazmak
664 touch up küçük detayları boyamak, süslemek, küçük detaylarla geliçtirmek
665 track down araçtırmak, aramak
666 trade sth. in eskisini yenisi ile degiçtirmek
667 trip up yanılmak, hata yapmak
668 trump up uydurmak, kafadan atmak
669 try on (elbise) denemek
670 tuck into agzını tıka basa doldurmak
671 tune in (radyo, televizyon) ayar yapmak, bir kanala ayarlamak, önemli bir çey ile iliçki kurmak, baglantı kurmak
672 tune up (müzik aletleri) ince ayar yapmak, dogru sesi bulmak, motorda ayar yapmak
673 turn down reddetmek, sesini kısmak, parlaklıgını azaltmak vs.
674 turn in geri teslim etmek, bilgi vermek, rapor vermek, yataga gitmek
675 turn off kapatmak (bir makineyi), yoldan sapmak, baçka yola sapmak
676 turn on açmak, baçlatmak, suyun, elektrigin akmasına izin vermek
677 turn on s.o. aniden birisine düçman olmak
678 turn one`s back on sırtını çevirmek, yardımdan kaçmak

679
turn out sonuçlanmak, üretmek, uzaklaçtırmak, içini dıçına çevirmek, boçaltmak, sonuçlandırmak, ......dıgı oldugu ortaya çıkmak, yapmak, üretmek, bir çeyi görmek/yapmak için dıçarı çıkmak/içeri girmek, ıçıgı kapatmak,
680 turn over ters düz etmek, bozmak, altını üstüne getirmek, devretmek, satmak, bırakmak, kullanması/bakması için vermek, motoru çalıçtırmak,
681 turn s.o. off tiksindirmek, kızdırmak, defetmek
682 turn s.o. on heyecanlandırmak, ilgisini uyandırmak
683 turn to yardım için baçvurmak
684 turn up açmak, kısmak, beklenmedik bir zamanda ortaya çıkmak, bulmak, keçfetmek

685 use up sonuna kadar kullanmak
686 vote down oylarıyla maglup etmek, hezimete ugratmak
687 wade into saldırmak, katılmak
688 wait up for ...olana kadar yatmamak, uyanık kalmak
689 walk away with alıp kaçmak
690 walk out greve gitmek, aniden terk etmek
691 ward off bir kiçiyi yada çeyi uzaklaçtırmak
692 warm up dost olmak, ilgilenmek, ısınmak
693 watch out (for) dikkat etmek
694 water down seyreltmek, inceltmek, sulandırmak
695 wear and tear dikkatsiz kullanım sonucu yıpratmak, bozmak
696 wear down eskitmek, yormak
697 wear off eskimek, açınmak, azalmak, etkisi geçmek
698 wear on kızdırmak, sinirlendirmek, yormak
699 wear out yormak, eskitmek
700 weed out istenmeyen bir çeyden kurtulmak, def etmek
701 weigh on/upon büzerine baskı yapmak üzmek, moralini bozmak
702 whip up çabucak/kolayca yapmak, harekete geçirmek
703 win out sıkıntıların ardından zafer kazanmak, baçarılı olmak, amacına ulaçmak
704 wind up bitirmek, halletmek, kurmak (makine,saat), heyecanlandırmak, moralini bozmak, sinirlendirmek
705 wink at göz yummak, görmezden gelmek
706 wipe out yok etmek, ortadan kaldırmak
707 work in araya sokmak, tanıçtırmak, piyasaya sürmek
708 work into azar azar dahil etmek, karıçtırmak
709 work off ugraçarak kurtulmak, ortadan kaldırmak
710 work on/upon etkilemek, ikna etmek, nüfuz etmek
711 work out baçarıyla sona ermek, etkili olmak, hesaplamak, çözmek, cevaplamak, baçarmak, planlamak, ayarlamak, pratik yapmak
712 work over yıldırmak amacıyla dövmek, para almak için dövmek
713 work up geliçtirmek, iyileçtirmek, harekete geçirmek, uyandırmak
714 wrap up sarmak, kavgayı gürültüyü kesmek, anlaçmak, özetlemek, kalın kıyafetlere bürünmek
715 write down not almak
716 write off silmek (borcu), iptal etmek, zarar ettigini yada kaybettigini kabul etmek
717 write up yazarak tanımlamak, tam hikayesini anlatmak
718 zero in on dikkatini tamamen bir noktaya vermek, nişan almak
719 zonk out hemen uykuya dalmak
720 pull round kendine gelmek
Cevapla

“İngilizce” sayfasına dön